SmartPLS mi Yoksa Lisrel, Amos mu?

Yrd. Doç. Dr. Ender BOYAR

Yapısal Eşitlik Modeli için hangi programı kullanmalıyım?

SmartPLS kısmi en küçük kareler temellidir, Lisrel ile Amos ise kovaryans temellidir.

Örneklem küçükse SmartPLS, büyükse hepsi kullanılabilir.

Modelden yararlanarak sonuçları tahmin etmek için SmartPLS, verilerle teorik bir modeli doğrulamak için Lisrel ve Amos.

Veriler normal dağılıyorsa Lisrel ve Amos, dağılmıyorsa SmartPLS.

Değişkene bağlanan soru sayısı 3 ve daha fazla ise hepsi kullanılabilir, soru sayısı 3 ten az ise SmartPLS

Kaynak: https://www.researchgate.net/post/How_to_decide_which_package_is_best_for_my_research_Amos_or_Smart_PLS

 

LISREL ile Doğrulayıcı Faktör Analizi (CFA)

Yrd. Doç. Dr. Ender BOYAR

lisrel0

 

Doğrulaycı faktör analizi yapmak için, açımlayıcı faktör analizi yapılması gerekli değildir. Ancak elenmesi gereken soruların belirlenmesinde göz önünde bulundurulabilir.

SPSS ile açımlayıcı faktör analizi:

Analyze -> Data Reduction -> Factor seçilir. İlgili kısımlar Variables kısmına aktarılır.

spss1

 

Extraction : Faktör üst sınırı ile sınırlandırılacaksa, number of factors sınırlandırılır. (örnegimizde 2 faktör ile çalıştığımızdan bunu 2 olarak sınırlandırdık)

Rotation : Varimax seçilir.

Options : Görüntüyü kolaylaştırsın diye Suppress absolute values less than: =,30 işaretlenebilir.

OK tıklanarak aşağıdaki sonuçlar alınır.

spss2

spss3

 

Problemli olan veriler ve toplam açıklama oranının 0,49 olduğu görülmektedir.

Doğrulayıcı faktör analizine(CFA) gelince LISREL çalıştırılır.

File -> Import Data -> Open menüsünden SPSS formatlı proaktif.sav dosyası açılır.

Open tıklanır. Veri ismi olarak “proaktif” verilerek prelis olarak aynı klasöre kaydedilir. Dosya kaydedildikten sonra  veriler aşağıdaki gibi görünecektir.

lisrel1

LISREL’de Kodlama ile yapılabileceği gibi, Diyagram çizerek te CFA yapılabilir. Diyagramın alt tarafında bir kodlama olduğu bilindiğinde, hangisi daha kolayımıza gelirse onunla başlayabiliriz.

İlk olarak hem kodlamaları, hem diyagramları içine alan bir proje açılır. File -> New -> SIMPLIS Project ile başlanır.

lisrel3

Gelen ekrana proje adı (cfa_wp) verilerek dosya kaydedilir. Aşağıdaki kod kopyalanarak Run LISREL deyip, diyagram çizilmiş olur.

Raw Data from file ‘C:\Users\enderboyar\Desktop\lisrel_ornek_ders\lisrel_wp\cfa_wp.psf’
Sample Size = 175
Latent Variables PRO KAR
Relationships
PRO1 = PRO
PRO2 = PRO
PRO3 = PRO
PRO4 = PRO
PRO5 = PRO
PRO6 = PRO
PRO7 = PRO
PRO8 = PRO
KAR1 = KAR
KAR2 = KAR
KAR3 = KAR
KAR4 = KAR
KAR5 = KAR

Path Diagram
End of Problem

lisrel4

Regrasyon katsayısının ağırlınığın 1’e sabitlenecek datanın belirlenmesi:

Teori açısından bir problem yoksa, değeri en yüksek olan soru, sabitlenerek (Fix) değeri 1’e eşitlenir. Yukarıdaki PROAKTIF sorularınından 4. ve 8. sorunun ağırlının 0,52 ve KARIYER sorularından ise 8. sorunun 0,91 ile en yüksek olduğu görülmektedir.

Bu düzeltme işlemi kod ile yapılacaksa aşağıdaki gibi veya diyagram üzerinden yapılacaksa mouse sağ tuşa basılarak Fix işaretlenir ve doğrudan değeri 1 olarak girilir.

……
PRO8 = 1*PRO
…….
KAR5 = 1*KAR
……

lisrel

Tekrar Run LISREL tıklanarak çalıştırılır. Aşağıdaki Estimate ve Standardized Solution verileri elde edilir.

lisrel7 lisrel8

 

Diyagram üzerinde elde edilmiş olan sonuçların rapor olarak alınması için Output -> SIMPLIS üzerinden out uzantılı dosya oluşturulur.

lisrel9

FIT indeks değerleri kontrol edilerek, elenmesi gereken soru olup olmadığı bu aşamada değerlendirilir. Teoriyi dikkate alarak soru elenmesi işlemi yapıldıktan sonra program tekrar çalıştırılarak FIT indeks değerleri kontrol edilir.

 

İkinci yol Diyagram çizme yoludur. File-> New ve Path Diagram seçilir. İsim verilir ve boş diyagram sayfası açılmış olur.

Setup -> Title and Comments bölümünden modele isim verilir. Next tıklanarak diğer sayfaya geçiş sağlanır. Observed değişkenlere dosya yeri gösterilir ve Latent değişkenler aşağıdaki gibi manuel olarak tanımlanır. Next diyerek sonlandırılır.

lisrel2

Daha sonra sol taraftaki kutucuklar, sürüklenerek sağ tarafa taşınır. Ok işareti ile Latent (yuvarlak) olanlardan, Observed (Kutu) olanlara doğru tek tek birleştirilir.

lisrel10

Daha sonra PRO ve KAR için belirlenen PRO8 ve KAR5 değişkenlerinin regrasyon ağırlığı 1’e sabitlenir.(Fix)

lisrel11

Daha sonra, Setup menusünden kod editörü Build SIMPLIS Syntax seçilerek çalıştırılır. (F8)

lisrel12

Programı çalıştırmak için, Run LISREL tuşu tıklanır. Tahminler(Estimates), Standardized Solution(Standartlaştırılmış Çözümler), T-values(T değerleri) gibi sonuçlar üst taraftan seçilerek ekrana getirilir.

lisrel13

 

Tükenmişlikten Üretime

Dr. İlhami FINDIKÇI
3 Ocak 2009, Cumartesi

Üretmek, insan olmanın ve kendini ifade etmenin belki de en önemli yolu. Bir fikir, bir düşünce akımı, bir model, bir iş, bir ürün üretmek. Yani en basitten en karmaşığa ortaya bir “şey” koymak. Üreten insan, ruh dünyası bakımından rahattır. Nitekim kendisini tüketmeye hazır hisseder, yani ki tüketmeyi hak eder.

Ancak günümüzde dünya insanının karşı karşıya bulunduğu en önemli insani sorunlardan biri, hiç kuşkusuz üretmemek ve sadece tüketmenin yol açtığı psikolojik sorunlardır. Evet günümüz insanı üretimden uzaklaştığı oranda tüketiyor. Tüketmek, birey ve toplum düzeyinde tükenmişliği körüklerken, üretmenin sağladığı gelişme, yenilenme ve canlılıktan hızla uzaklaştırıyor, kişisel bütünlüğü koruyan vicdanı hasta ediyor.

Üretmek yapmaktır bir bakıma, etkin olmak, atak durmak, kâinattaki her canlı gibi hareket halinde olmaktır. Üretmek, başkasına zarar verir diye yoldaki taşları kenara almaktır mesela. Bir şey beklemeden insanlar için, insanlık için üretmek. “Ol”manın yolu üretmekten geçer. Bunun için yanmak ve pişmek gerekir. Düşünmek, araştırmak ve erişmenin yolu da üretmektir. Kimi zaman bir fabrikanın tozlu tezgâhında işlenen bir metal, kimi zaman gecenin karanlığında çekilen vird, bazen de sonsuz kucaklayıcılığı ile evreni düşünmek, yeni çıkarımlar yapmak, şükretmektir tüm hücrelerimizle. Üretmek; sesler arasındaki ahengi, melodiyi ve musikiyi oluştururken üretmemek, sesler arasındaki ahenksizlik misali kuru bir gürültüye neden olur. Sürekli ve sistemli bir üretim anlayışında insan; kapının önündeki araba, binanın içindeki asansör, odanın içindeki elektronik kumandalar ve renkli ekranlar arasında sıkışıp kalmaz. Bedenin ve zihnin üretimleri kişiyi hantallıktan, rutinden, endişe, korku ve panikten kurtarır.

Üretmeyen insan mutsuzdur

İnsanlık tarihi, toplumsal gelişim dönemleri bakımından incelendiğinde; ilk insanlar, tarım toplumu, sanayi toplumu ve bilgi toplumu zinciri belirgin biçimde görülür. Tüm bu aşamalarda yol ve yöntemleri değişmiş olsa da esasen üreten insanların, ailelerin, şirketlerin ve devletlerin başarılı olduklarını, öne geçtiklerini görüyoruz. Tarım toplumunda daha fazla mahsul elde etmek, sanayi toplumunda yerini sürekli yenilenen teknolojilere bıraktı. Nihayet bilgi toplumunda yeni bilgileri üretmek, pazarlamak, yaymak, satmak öne geçmiştir. İster bilgi, ister ürün olsun üretimde başarılı olmayan kişi, kurum ve toplumların hızla tüketim batağına saplanmaları söz konusudur. Unutulmamalıdır ki dünyada insanları daha fazla düşünmekten, üretmekten uzaklaştırmak için çok yoğun kimi çalışma ve çabaların olduğu bilinen bir gerçektir.

Üretmeyen insan mutsuzdur, tatminsizdir. Kendisini ifade edememenin gerginliğini yaşar. Dolayısıyla kendisini başka yollarla ifade etmeye çalışır ki bu yollar genellikle kabul görmez. Yani genellikle kültür ve geleneğe aykırı, yerleşik inanç değerleriyle uyumsuz, ahlaki alışkanlıklara ters eğilimler artar. Çünkü üretmeyenin zamanı çoktur. Bu boş zaman zenginliğinde kişi kolaylıkla yönlendirilebilir, çeşitli tuzaklara düşürülebilir. Ya kişisel zaaflarının kölesi bir tüketici yahut yönlendirildiği konu ve ürünlerin bağnaz bir tüketicisi olur.

Dolayısıyla bir insani krizin söz konusu olduğu günümüzde; insanın giderek artan mutsuzluğu, umutsuzluğu, tatminsizliği ve şiddetinin kökeninde üretmemenin, üretememenin önemli etkisi olduğunu kolaylıkla söyleyebiliriz. Evet gerçekten de üretmeyen kişi zarardadır. Potansiyel bir tüketen olmanın ötesine geçemez. Nitekim çevremize üretebileceğimiz en kolay davranış olarak yüzlerdeki tebessüm bile yok oluyor giderek.

Dikkat edileceği üzere üretmekten sadece bir fabrikada mal yahut ürün üretiminden söz etmiyoruz. Üretmekten kastımız, kişi, aile, kurum ve toplumun; ister duygu alanında ister zihinsel süreçler, ister sosyal ve toplumsal alanda isterse iş ortamında olsun bir şeyler ortaya koyması, çevresine bir katma değer üretmesidir. Günümüz insanı çevresine bir katma değer üretmemenin acısını, psikolojik gerginliğini en üst düzeyde yaşıyor. Kısacası insanlar, çevrelerine duyarlı oldukça, diğer insanlara hizmet ettikçe onlara bir katkıda bulundukça rahatlıyor. Yani ki insanı oluşturan beden, zihin ve duygusal dünya dış alemle alışveriş içinde oldukça gelişir, güzelleşir ve daha da önemlisi olgunlaşır. İşte günümüz ortamı ve yaşam koşulları bireyden çevreye yönelen bu katma değeri sınırlandırdığından, ket vurduğundan, insanlar kendilerini gerçekleştiremiyor, gelişemiyor, yeterince olgunlaşamıyorlar. Olgunlaşamıyorlar ki olmadık gerginlikler, insani kıyımlar yaşıyoruz. Uçuk insani ilişkiler, yerleşik kültürü, ahlakı, geleneği, hukuk kurallarını zorlayan davranışlar, bizim ülkemizde bile sıradan hale gelmeye başlıyor. Bütün maddi ilerlemelere rağmen insanlar, hızla insanlara kıyabiliyor. Cana kasıtlar, boşanmalar, akıl almaz hırsızlıklar, toplumsal gerginlikler, hoşgörü alışkanlığının giderek yok olması, demokrasi anlayışının zedelenmesi, tahammülsüzlük ve benzer davranışların kökeninde de üretmemenin etkisini göz ardı etmemeliyiz. Bunların bir sonucu olarak küçük bir kâinat olan insanın, numunesi ve temsilcisi olduğu büyük kâinatla uyumunda zedelenmeler var.

Dünyanın gelişmemiş toplumlarını birer atölyeye, kendilerini ise renkli camların ışıkları arkasında bu atölyeleri yönetmeye adayan, üretmeden kazanmaya alışan kimi gelişmiş Batılı toplumlar da son krizler ile yeniden üretim dediler. Daha çok tüketime dayalı ekonomik modelin yeniden daha çok üretime dayalı hale gelmesi için yoğun çabalar var. Zira üretirseniz satacak bir şeyiniz olur. Üretmediğinizde ağırlıklı olarak mevcut üretilenleri eleştirmeyi iş edinirsiniz ki, bu, kişiden topluma uzayan çizgide bir kısır döngüye neden olur.

Şu halde işi, konumu, eğitimi ne olursa olsun bireylerin kendi üretimlerini acilen gözden geçirmeleri önemlidir. Bir bireyin kendisi ama özellikle çevresi için ne ürettiğine, varlıklar âlemine yaptığı katma değere kafa yorması önemlidir. Aynı durum bir aile, bir işletme, bir toplum için de geçerlidir. Düşünün ki, üretim gücünü kaybetmiş bir işletme hızla yok olmaya mahkumdur. Ürettikleri ile tükettikleri arasındaki dengeyi sağlayamayan toplumların, etkin ve egemen olmaları zorlaşır. Üyelerini bir araya getirmekten aciz, konuşmaktan ve birbirlerini koruyup kollamaktan uzak, birbirlerine destek ve yardımcı olmayı unutmuş, anne ile babanın birbirlerinin gözlerinin içinde kaybolmayı unuttuğu bir ailenin sağlıklı bir aile olduğunu söyleyemeyiz. Başkaları için bir taşın üzerine bir taş koyma aşkı ve heyecanı, bireylerin potansiyel üretim kapasitelerini harekete geçirir. Böylece birey, kendisini daha güzel ifade eder, daha mutlu olur. Potansiyelini performansa dönüştürmenin, tükenmişlikten üretime geçmenin keyfini yaşar.

Kaynak:http://www.zaman.com.tr/yorum_yorum-ilhami-findikci-tukenmislikten-uretime_791163.html